Degisik bir insanim ben...
Bu devrin, gunumuzun, ozellikle ask ve sevgi normlari bakimindan cok farkli, cok baska..
Yetistirildigim degerler ile bugunun degerleri arasindaki urkunc farkin catismasini yasiyorum icimde hunharca.. Bu catisma sirasinda icimden gelenler var burda.
Ama en cok da kendim varim, oldugum gibi oldugum haldeyim. Kimseden korkum, kimseye eyvallahim ve kendimi begenmisligim olmadan.
Thursday, January 23, 2014
Ankara
Yillardan sonra, evet 2.5 sene sonra dogup buyudugum sehre, Ankara’ya gidebildim. Boston’da okulum bitip de ise basladigimdan beri Ankara’ya, aileme, arkadaslarima ve sehre 2.5 yil boyunca gidememistim. Nihayet islerimi hallettim, biletimi aldim, konsoloslukta yapacagim isleri ayarladim ve kar atistiran bir Boston aksaminda, gecikmeyle de olsa kalktim.
Geciken aktarmalar, dolayisiyla kacan ucaklar ve degisen biletler sonunda Esenboga’ya vardim nihayetinde.
Bambaska bir sekilde gelmistim bu sefer Ankara’ya, sehrime.. Insan gercekten kendinin ne kadar degistigini dolayisiyla da dunya algisinin degistigini gorebiliyor. Ankara’dan ayrilip da Amerika’da yasadigimdan beri, basima gelen ve tecrube ettigim olaylar karsisinda edindigim tecrubeler ve kendime yaptigim telkinler sonucunda kendimi getirdigim noktada donunce ulkeye ya da amiyane tabiriyle “memleketime”, gercekten ayni sehrin, her seyiyle ayni sehrin ayni insanda cok farkli etkiler, hisler yaratabilecegine sahit oldum. Bundan dolayi da cok mutlu oldum acikcasi. Insanin zaman icinde degismesi cok dogal cunku. Ancak su da var ki, bu sure zarfinda bendeki degisimin, yurtdisinda yasadiklarimin etkisiyle olmasindan dolayi, degisimin boyutu oldukca farkedilir duzeyde olmus. Oyle ki, insanlari, sehri, hayati, gelecegi cok sevmeyen, en ama en onemlisi kendine hic guvenmeyen ve bu dunyada bir hic oldugunu dusunen bir insandan, kendi karakteri olan, bunun farkinda olan, kendini kusursuz gormeyen, ancak isterse basaramayacagi bir sey olmadigini bilen bir insana donusmusum.
Ote yandan, bir de ev durumu var. Insanin basini sokacagi bir ev. Hayat ne tuhaf degil mi, birkac sene evvel anahtarini sirt cantasinin arka gozune attigin evin kilidi degismis, ve o anahtarla o eve giremez olmussun. Bu aslinda basima gelene kadar tahayyul edemeyecegim bir durumdu benim, ama basima gelince de zerre kotu hissetmedim kendimi. Hayatta “demek ki olabiliyor boyle seyler” demeyi ogreniyor insan. Lise ve universite boyunca ayni asinmislik ve ayni anahtarlikla bir arada duran 2 anahtarin artik benim buyudugum, kendimi farkettigim, ilkokul, ortaokul, lise ve universite yillarimi gecirdigim evin kapisini artik acmayacak olmasina alismam benim icin gercekten sancili bir olgu olmadi. Insanin hayatinda degismelerin, yeni durumlarin her zaman olabilecegini biliyorum. Ama bundan daha da onemlisi, ne olursa olsun, ne boyutta degismeler olursa olsun insanin hayatinda, ya da ozele indireyim benim hayatimda, artik bunlarla bas edebilecegim guvencesi var kendimde. Kendi kendime sifirdan bir duzen kurmanin kazandirdigi bir sey olsa gerek bu hem de ecnebi bir memlekette.
Daha devam edebilirim bu konuya, ama etmeyebilirim de. Keyfim biliyo onu, ben bilmiyorum :)