Nasil da enteresan bir sey degil mi hayat? Hep denir ya "her sey insanlar icin" diye.. Hakikaten de oyle..
Film sahnelerinin hepsi ama hepsi gercek..
Gunde, haftada, ayda, yilda onlarca belki yuzlerce kez dusuyoruz. Bazilarinda cok da sert dusuyoruz be hayat... Canimiz aciyor, icmiz kaniyor.. Ama iste her ama her seye ragmen, kalip devam etmek lazim..
Soylemesi yapmasindan kolay elbet, cok zor. Tartismasiz bir sekilde cok zor. Gun geliyor, butun dususlerimi, butun incinislerimi haykira haykira aglamak istiyorum. Hemen sonrasinda "acilari hissettigim icin yasiyorum demektir, yasiyorsam da Allah'a sukretmeliyim" diyorum. Bu elbette ki bir icsel teselli, ancak yine de o acilara ragmen devam etmesi yok mu...
Hayat da, dunya da, o kadar ustalikla tasarlanmis ki, sarkida dedigi gibi "tam variyorum ki hedefe, bir yenisi basliyor".
Insanin her ama her daim, yaninda olan tek kisi kendisi. Dolayisiyla aslinda belki de en cok kendisiyle en iyi arkadas, en iyi yoldas, sirdas olmasi lazim sanki. Ne sevenler, ne sevilenler geliyor, geciyor. Hicbir giden unutulmuyor, ancak malesef ki yeni gelenlerden urkulunuyor-onlarin bir sucu olmasa da..
Insanin hayati gercekten en derin iyisi ve kotusuyle bir yolculuk. Hayatta hepimiz her daim bir tekamul icerisindeyiz. Bazi seylere cok uzuluyordum eskiden. Uzuldum.
Ancak malesef ki tum o sebeplere ragmen, devam etmek, belki aglayarak, belki kizarak, ama sanirim kesinlikle kabul etmeye ve hazmetmeye calisarak devam etmek gerek.
Ozellikle kadin-erkek iliskilerindeki kayiplar ya da tatsiz sonlarda, bir tarafta suc/eksik/kabahat aramak yerine, belki de sadece "dogru zaman degildi" diyebilmek.
Yasanmasi istenen, ve umutlanilan seylerin yasanamaycak oldugu gercegine sarilmak da ziyadesiyle icsel enerji ve motivasyonu dusuruyor, tartismasiz..! Lakin devaminda, o batakliga sapli kalmak, kolay yol. Haftada 1 cm bile olsa cikmaya calismak, orada kalakalmaktan daha yeg sanki. Her adimda, her cabada, bazi kalpten bazi beyinden minik parcalar birakilsa bile..
Bir gunun gelip de hayallerin gercek olmasi, belki o kadar da zor degil.. Bir gun olmasa bir baska gun olabilir hatta. Bu bir gunun digerinden farkli olmasindan dolayi degil. Ne de olsa her biri 24 saat degil mi? Sanki orada olan olay, hangi 24 saatin hangi 24 saatten once ya da sonra geldigiyle alakali olsa gerek..
Napicaz? Malesef ve iyi ki, o veya bu sekilde kalkip devam edicez. Bir sarki acicaz, bir icki koyucaz belki, olan da olmayan da en guzelidir deyip devam edicez... Baska turlu cekilmiyor bu hayat. Ucu pek bir yere cikmiyor.
Balkonda uyuyakalan kizina, sirtindaki yelegi, sonra da icerdeki battaniyeyi getiren babanin sefkati ile belki insanin kendine sefkat gostermesi gerek. Klise olabilir, ama kendine sarilabilmesi, kendini "pispislamayi" ogrenebilmesi lazim sanirim.
90'lar slow Sertab Erener sarkilari yavasligi ve masumiyetiyle bu yolcugula devam o vakit..
Gorusmek uzere :)