Friday, June 29, 2018

kosmak

Gecen hafta Persembe gunu 5.6 km'lik bir kosu yarisina katildim. 

Kosu yarislarinin fiziksel aktivite / spor amacinin yani sira benim icin aslinda baska bir amaci da var.

Her kosuya katildigimda, sanki o kosuyu bastan sona bir hayata benzetiyorum.

Basta hevesle ve hizla baslaniyor. Yer yer hizlanip yer yer yavaslaniyor. Ancak yarista ilerledikce o yaris icin o gun icin nasil hissediyorsam zaten kendi optimum hizimin ne olacagini bir sure sonra kendim anliyor ve ona gore ayarliyorum..    Hayat da oyle degil mi zaten biraz da? 

Ancak benim icin kesinlikle en ama en onemli olan kismi, yarisin ozellikle son ucte birlik kisminda, artik vucutta yorgunluk ve laktik asidin de birikmis olmasiyla ve biraz da mental olarak sikilmislik ile beraber gelen "birakma istegi"...

Tam o an geldiginde, icimde oldukca guclu bir ses "birak Oguz; birak, biraz yuru, sonra devam edersin" diyor..

Ancak ben o sesle mucadele etmeyi seviyorum. Canim yansa da, fiziken de, dusunsel olarak da yorulsam da, ne olursa olsun birakmamak icin cok mucadele ediyorum. 

Cok sukur su ana kadar biraktigim hic olmadi..

Hayat da oyle degil midir zaten?  Bazi gun olur, cok yorulursun, cok bikarsin, hicbir seyi, hickimseyi istemezsin... 

Eskiden birakirdim. Ya da birakmisligim oldu diyeyim.. 

Ama artik sanirim birakmamayi ogreniyorum. (<insert nazar boncugu here>)   Umarim hayatim boyu hep bu sekilde devam edebilirim.

Ayrica kosarken, bir diger sevdigim yani da, yine hayata benzettigim:  herkesin kendi bir surati var.. Kendi tarzi, kendi limiti var...

Pek cok insan arkadan gelip beni geciyor.. Eskiden insanlar beni gectikce uzulurdum.. Ancak artik farkinaa vardim ki benim icin onemli olan gecilmek degil.. Birakmamak....

Hayatta her zaman birileri beni gececek.. Birileri hep benden daha ileride olacak... Ancak sunu biliyorum ki ben birakmadigim surece, ben de peek cok kisinin onunde bitirecegim. 

Burada olay birinci ya da en iyi olmak degil zaten... Sadece belki de en sonuncu olmamak.  Onun haricinde, yarisi ben bitirdikten sonra, arkama donup hala daha o cizgiyi gecmemis ya da henuz gecmek uzere olan insanlari izliyorum..   O insanlar da kendi arkalarindaki insanlarin onunde bitirdikleri icin mutlu oluyorlar...

Hayat da iste tam da boyle... Herkesin kendi bir hizi, tarzi, rutini, beklentisi ve gucu var. Herkes kendi mezhebinde kendi menziline gidiyor... Burada onemli olan, yol boyunca cikan zorluklara gogus gerebilmek.....   

Benim kimseyle bir yarisa ya da gecmeye niyetim yok.. Olmamali da... Zaten hayat bu yarista bir dereceye girmek mucadelesi degil..  Hatta hayat bir yaris degil... Sadece ayni parkurda herkesin kendi cizgisinde mucadele ettigi bir ortak paylasim kursusu...

Iste bu icsel mucadeledendir ki seviyorum yarislari..   Bana bir kez daha hatirlatiyor... Ne olursa olsun hayat devam ediyor... Gecsem de gecilsem de, her seye ragmen devam ediyor.... En kotu ihtimalle, biraz yavaslayip yurusem ve sonra tekrar toparlanip kossam bile, yine de en sonuncu olmam, ve yine de menzilime ulasirim..

Bu yolculuk, kendi icimde, kendimle oldugu icin de, kendimi tanimak, kendimi yasamak firsati da buluyorum... Ve de tabii ki dunyanin belki de olumden sonra gelen en buyuk gercegi olan, insanoglunun yalnizligini animsiyorum..   Ne olursa olsun insanoglu yalniz.. Ve yorulsa da etse de, ususe de, yansa da, kendi kendine asmak zorunda bunlari...   Ve ben, butun bunlari kendim asabildigim icin de mutlu oluyorum....

Tabi ki genelde katildigim yarislar sonrasi, arkadaslarla beraber icilen keyif ickileri de cabasi....

Yaziyi yazdigim saate bakiyorum.... "cuma ogleden sonra..."